
Tembelleşmemek için çalışmayı prensip edinmek!..
Tembelleşmemek için çalışmayı kendimize prensip edinmemiz lazım. Kişi bir işle meşgul olmadığı, bir uğraşı olmadığı, boş vakitlerini değerlendirip kendine veya etrafına faydalı olmadığı zamanlarda, kendini iyi hissetmiyor, sürekli gergin ve stresli olup, kendini önemsiz hissediyor. Kişi amacını yitirmiş bir şekilde hayata renkli ve anlamlı anlar katamayarak tembelleşiyor. Sonrasında içinde bulunduğu bu boşluğu kötü alışkanlıklar doldurabiliyor.
Tembelleşmemek için çalışmayı kendimize prensip edinmeli ve boş vakitlerimizi değerlenmeyi öğrenmeliyiz. Sürekli bir şeyler ile uğraşmalı, çaba sarf etmeli, insanlara faydalı olmalı, hayatı kendimize renkli ve anlamlı kılmalıyız. Tıpkı mumun ışığıyla etrafı aydınlatması gibidir bizimde etrafımıza faydalı olmak. İnsanlara yardımcı olduğunuzda, onların yüzündeki tebessümü görmek en büyük mutluluk olmalıdır bizim için.
İnsanın bir işe yarıyor olması en başta özgüvenini arttırır. Emeklerinin boşa gitmediğini görebiliyor olması, hayatının anlam kazandığını düşündürür. Bir planın parçası olmak, bir çorbada tuzu olmak, bir işle ilgili çıkan sorunları çözmek tarifi olmayan bir mutluluk verir insana. Özgüveni gelir insanın.
Ne kendimize ne de başkalarına bir fayda sağlamayacak boş işler, hem en güzel zamanımızı öldürür, hem de bizi daha iyi işler yapmaktan alıkoyar. Zamanı öldürmek yerine, zamanı kazanmak derdinde olmalı, bunu kendimize prensip edinmeli, boş işlerle değil, değer kazandıran işlerle meşgul olmalıyız.
Gönüllü yapılan işler insana daha büyük mutluluk veriyor. Eğer, kişiye bağlanan görev, görevli tarafından başarı sağlanınca işi verenden çok, başarıyı elde edeni mutlu eder. Yaş sınırlaması olmaksızın herkes aynı duygu içindedir. Günlük yaşantımızda da yaptığımız, ürettiğimiz, kısaca emek harcadığımız ne olursa olsun, insanlara fayda sağladığını gördüğümüzde, mutluluğumuza mutluluk katmaktadır şüphesiz. İş yaşantımızdan ziyade, gönüllü olarak yaptığımız işlerden insanların faydalandığını görmek, bilmek bile tebessüm etmemiz için kâfi gelir.
Çalışma hayatında da insanlar etrafına faydalı olmalıdırlar. Birbirinin kuyusunu kazmamalı, amirlere hoş ve sempatik görünebilmek için başka arkadaşlarının eksik yanlarını öne sürmemeli, Özellikle bildiklerimizi gizlememeli sürekli bilgi paylaşımı içinde olmalıyız. Kariyer hayatına yeni başlayan ve öğrenme isteği olan arkadaşların önünü açmalı çalışma hayatımız boyunca edindiğimiz bilgileri onlarla da paylaşmalıyız. Makalemi güzel bir söz ile bitirmek gerekirse. Unutmamalı ki “Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur.” Bu sebeple sürekli tomurcuk derdinde olmalı, etrafımıza filiz saçmalıyız.
Soner YENİMOL, 28.03.2013 Perşembe, İstanbul